ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NEML

1

/

6

 

 

1. Ta. Sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık kitabın ayetleridir.

2. İman edenlere doğru yolu gösterici ve müjde olmak üzere (indirilmiştir).

3. Namazlarını dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete kesin olarak inananların ta kendileridir onlar.

4. Ahirete iman etmeyenlerin amellerini kendilerine süslü göstermişizdir. Bu sebepten onlar körelmişler ve şaşırmışlardır.

5. İşte bunlaradır azabın en kötüsü, bunlara! Ahirette en çok ziyanda olacaklar da bizzat onlardır.

6. Muhakkak sen Kur'an'ı Hakim, Alim olandan almaktasın.

 

"Ta, Sin. Bunlar Kur'an'ın ve apaçık bir kitabın ayetleridir" buyruğunda geçen mukatta' harflere dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresi'nde (1-2. ayetlerin tefsirinde) ve başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır.

 

"Bu (ya da: bunlar)" anlamındadır. Yani bu sure Kur'an'ın ve apaçık bir kitabın ayetleridir. Burada "Kur'an" lam-ı tarif ile zikredilmiştir. Ancak "apaçık bir kitab" nekre lafzı ile zikredilmiştir. Şu kadar var ki "apaçık bir kitab" terkibi marife manasını ihtiva eder. Bu da: "Filan kişi akıllı bir adamdır" demek ile "Filan kişi akıllı adamdır" demeye benzer.

 

Kitab, Kur'an'ın kendisidir. Böylelikle onun iki tane vasfı bir arada zikredilmiştir. Bir taraftan o Kur'an (okunan)'dır. Diğer taraftan o bir kitaptır. Çünkü o hem kitabet (yazı ile) hem de kıraat ile ortaya çıkandır. Bu iki lafzın türedikleri köklere dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresi'nde geçmiş bulunmaktadır. el-Hicr Suresi'nde de: "Elif Lam, Ra. Bunlar kita bın ve açık açık anlatan Kur'an'ın ayetleridir." (el-Hicr, 1) buyruğunda 'Ritab"marife olarak "Kur'an"ise nekre (belirtisiz) olarak zikredilmiştir. Buna sebeb ise Kur'an ve kitabın herbirisinin ayrı ayrı hem marife, hem sıfat yapılmaya elverişli iki isim olmalarıdır.

Kur'an'ın "apaçık" olmakla vasfedilmesi ise bu kitapta Yüce Allah'ın emirleri, nehiyleri, helal ve haramları, vaadleri ve tehditlerinin açıkça belirtilmiş olmasından dolayıdır. Yine buna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

"İman edenlere doğru yolu gösterici ve müjde olmak üzere indirilmiştir" buyruğunda geçen "Yol gösterici olmak üzere" buyruğu "kitab" lafzından hal olarak nasb mahallindedir. Yani bunlar doğru yolu gösteren ve müjdeleyen olarak kitabın ayetleridir. Mübteda olarak merfu olmaları da mümkündür. Yani o bir hidayettir. Arzu edilirse sıfat harfi hazfedilmiş olarak da merfu kabul edilebilir. "Onda bir hidayet vardır" demek olur. Haberin "iman edenlere" buyruğu olması da mümkündür. Daha sonra Yüce Allah onların niteliklerini belirterek şöyle buyurmaktadlr: "namazlarını dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete kesin olarak inananların ta kendileridir onlar."

 

Buna dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresi'nin baş taraflarında (2. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

"Ahirete iman etmeyenlerin" öldükten sonra dirilişi tasdik etmeyenlerin "amellerini kendilerine süslü göstermişizdir." Yani kötü amellerini, iyi görecek şekilde onlara süsledik diye açıklandığı gibi, Biz güzel amellerini onlara süslü gösterdik, fakat o amelleri işlemediler diye de açıklanmıştır.

 

ez-Zeccac da şöyle demiştir: Onların küfürlerine ceza olarak Biz de içinde bulundukları hali onlara süslü gösterdik.

 

"Bu sebepten onlar körelmişlerve şaşırmışlardır." Kötü amelleri ve sapıklıkları içerisinde gidip gelmektedirler Bu açıklama İbn Abbas'tan rivayet edilmiştir. Ebu'l-Aliye ise: Sürekli bunları devam ettirmektedirler, diye açıklamıştır. Katade oyalanıp durmaktadırlar diye açıklarken, el-Hasen şaşkın şaşkın kalmaktadırlar, diye açıklamıştır Recez vezninde şair şöyle demiştir: "Vebir geçit ki onun uçları da bir geçit içinde, Şaşırmış ve körelmiş olanları doğruyu görmekten yana kör bırakmış."

 

"İşte bunlaradır azabın en kötüsü" olan cehennem "bunlara! Ahirette en çok ziyanda olacaklar da bizzat onlardır." Bu buyruktaki "ahirette" lafzı bir beyandır ''En çok ziyanda olacaklar"a bağlı değildir, çünkü insanlar arasından dünyayı kaybetmiş, fakat ahirette kar etmiş olanlar vardır. Bunlar ise küfürleri sebebiyle ahireti kaybetmiş ve zarara uğramış kimselerdir. O bakımdan onlar ziyana uğramış olan herkesten daha çok ziyandadırlar.

 

"Muhakkak sen Kur'an'ı Hakim, Alim olandan almaktasın." Bu Kur'an sana indirilmekte, sen de onu almaktasın, onu öğrenmekte ve bellemektesin. " ... dan" burada "nezdinden" anlamındadır. Ancak bu lafız mu'rab olmayıp mebnidir. Çünkü i'rab almaya elverişli değildir Bunun çeşitli söylenişleri vardır ki; bunlar daha önceden el-Kehf Süresi'nde (2. ayetin tefsirinde) söz konusu edilmiştir.

 

Bu ayet-i kerime, Yüce Allah'ın anlatmak istediği kıssalar, bu kıssalardaki hikmetinin incelikleri ve herşeyin inceliğine varan ilmi ile ilgili hususları anlatmak için bir hazırlık mahiyetindedir

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Neml 7-14

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR